top of page
Ara

Yatağın Altındaki Canavar: Çocukluk Çağı Gece Korkuları

  • mileapsikoloji
  • 2 Ara 2024
  • 2 dakikada okunur

Çocuklar belirli bir yaşa kadar bakımverenleriyle aynı odada uyur. Her ailenin hazır oluş durumuna göre, odalar ayrılma vaktine gelir ve herkes kendi odasında uyumaya geçiş yapar. Çocuklar bu dönemde tek başlarına bir odada uyumakta zorlanabilmekteler; bu zorluklar uykuya dalışın geç olması, yanında biri olmadan uyuyamama, gece sık sık uyanma gibi görülebilir. Bu durumda bakımverenlerin çocuğu zorla tek başına yatırması, 'korkacak ne var' gibi duyguların anlaşılmadığı bir yerden tepki vermesi işleri daha da zorlaştırmaktadır. Yapılması gereken çocuğun bunu neden yaşadığını anlamaya çalışmaktır. Aile içerisinde böyle krizler şefkatle karşılandığında, çocuğa sert tepkiler vermeden ne olduğunu anlamaya çalıştığınızda sık sık şu cümleleri duyarsınız :


'Ya yatağın altından bir şey çıkarsa.'

'Ya çıkıp da beni alırsa'

‘Orada gölge gibi bir şey var.’

‘Ben uyuyana kadar yanımda kal.’

‘Tek yatınca korkuyorum.’


Genellikle ebeveynler çocukların yanında yatak altlarını gösterip orada bir şey olmadığını söyler ancak çocuklar için bir işe yaramaz. Ebeveynler odadan çıktığında yeniden korkular başlar. Bu sakinleşememenin sebebi çocuğun çevresine ait güvenlik algısının oturmamış olmasından kaynaklanır. Çevreye/dünyaya dair güvenlik algısı nasıl mı oturur ? Gelin bir bakalım. Öncelikle yaşamın ilk yılları çok önemli. Bakımverenler, bebek dünyaya geldiğinde nasıldı? Fiziksel ve psikolojik sağlık durumları iyi mi, bebeğe karşı tutumları şefkatli mi ? Eğer bu alanlar iyiyse bebeğin dünyayı güvenli olarak algılamasının mihenk taşları oluşmuş oluyor. Ancak tam tersi durumlarda da korkuların, güvenilmez bir dünyanın temelleri atılmış oluyor.


Ebeveynlerin tutumları ise bu konuda diğer bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Eğer otoriter bir tarzla büyütülen bir çocuk ise sert tepkiler alıyor, cezalandırılıyor, tehdit ediliyorsa ('bunu yapmazsan sana yemek yok ' gibi) kendini sürekli tedirginlik içinde ve tetikte hissedebilir. Bu korku hali de dünyaya genellenir ve çocuk kendini güvende hissetmekte güçlük çeker. Aslında yukarıda da olduğu gibi burada da en iyi yol şefkatli yaklaşımdır. Ebeveynler söz konusu olduğunda aile içerisindeki şiddetli tartışmalar da mühimdir. Çocuğun şahit olduğu tansiyonu yüksek tartışmalar, fiziksel/psikolojik/duygusal şiddet yine çocuğun yoğun korku hissetmesine ve regüle olamamasına yol açmaktadır. Çocukların psikolojik sağlığı ebeveynlerin arasındaki ilişkinin de sağlıklı olmasına bağlıdır.


Dijital içerikler de çocukluk korkularında önemli bir role sahiptir. Çocukların yaşlarına uygun olmayan korku, şiddet, istismar içeren görüntüler ve oyunlar, çocuğa dünya ile ilgili tehdit algısı vermektedir. Dijital dünyayı çocuğa sınırlı kullandırmak ve içerikleri takip etmek ve izin vermeden önce yetişkinlerin filtresinden geçirmek gerekir.


Ayrılık anksiyetesi ise özellikle uykuya geçişte çok tetiklenen bir durumdur. Çocuklar ebeveynlerinden fiziksel olarak ayrılmakta zorlanıyorlar ise ayrı odalara geçerken de aynı şekilde zorlanırlar. Bu durum bazen ayrı yatamamak olarak da görülür. Eğer çocukta ayrılık anksiyetesi gözleniyor ise mutlaka bir çocuk psikoloğundan destek almak gerekir.



Uzman Psikolog Sonay Aksungur


Yukarıdaki gibi ifadeler tanıdık geliyorsa gelin nedenlerine bir bakalım.

 
 
 

Comments


bottom of page